OYUN HATA

Google Özel Arama Motoru

13 Nisan 2013 Cumartesi

İbretlik Komik Hikayeler



Arkadaş (Hikaye)

Savaşın en kanlı günlerinden biri. Asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü gördü.
İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru
altındaydılar. Asker teğmene koştu ve:
- Teğmenim. Fırlayıp
arkadaşımı alıp gelebilir miyim?..
Delirdin mi? der gibi baktı teğmen...
- Gitmeye değer mi?. Arkadaşın delik deşik olmuş. Büyük olasılıkla
ölmüştür bile.. Kendi hayatini da tehlikeye atma sakın..
Asker ısrar etti ve teğmen "Peki " dedi.. "Git o zaman.."
İnanılması güç bir mucize. Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa
döndü. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Teğmen, kanlar içindeki askeri muayene etti.. Sonra onu sipere taşınan arkadaşına döndü:
- Sana değmez, hayatini tehlikeye atmana değmez,demiştim. Bu zaten ölmüş..
- Değdi teğmenim. dedi asker..
- Nasıl değdi? dedi teğmen. Bu adam ölmüş görmüyor musun?..
- Gene de değdi komutanım. Çünkü yanına
ulaştığımda henüz sağdı..
Onun son sözlerini duymak, dünyaya bedeldi benim icin..
Ve arkadaşının son sözlerini hıçkırarak tekrarladı:
- Jim!.. Geleceğini biliyordum!.. demişti arkadaşı... Geleceğini biliyordum






Bir Küçük Tebessüm (Hikaye)

Küçük kız, hüzünlü bir yabancıya gülümsedi. Bu gülümseme 
adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Bu hava 
içinde yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dosta 
teşekkür etmediğini hatırladı. Hemen bir not yazdı, 
yolladı. Arkadaşı bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki, her 
öğlen yemek yediği lokantada garson kıza yüklü bir bahşiş 
bıraktı. Garson kız ilk defa böyle bir bahşiş alıyordu. 
Aksam eve giderken, kazandığı paranın bir parçasını her 
zaman köşe basında oturan fakir adamın şapkasına bıraktı.
Adam öyle ama öyle minnettar oldu ki. İki gündür boğazından
aşağı lokma geçmemişti. Karnını ilk defa doyurduktan sonra, 
bir apartman bodrumundaki tek odasının yolunu ıslık çalarak 
tuttu. Öyle neşeliydi ki, bir saçak altında titresen köpek 
yavrusunu görünce, kucağına alıverdi. Küçük köpek gecenin 
soğuğundan kurtulduğu için mutluydu. Sıcak odada sabaha
kadar koşuşturdu. Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar 
sardı. Bir yangın başlıyordu. Dumanı koklayan köpek öyle 
bir havlamaya başladı ki, önce fakir adam uyandı, sonra 
bütün apartman halkı. Anneler, babalar dumandan boğulmak
üzere olan yavrularını kucaklayıp, ölümden kurtardılar.

Bütün bunların hepsi, beş kuruşluk bile maliyeti olmayan 
bir TEBESSÜMSÜN sonucuydu. 















Bill Gates 

Bill Gates Microsoftsun bir seminerinde bilgisayar
sektöründeki gelişmenin hızını anlatmak için şöyle bir 
benzetme yapmış.
"Eğer Volkswagen firması son 25 yıl içinde bilgisayar
sektörü kadar hızlı gelişmiş olsaydı bugün 500 dolara 
alacağımız arabalara 25 dolarlık benzin koyup dünya turu 
atmamız mümkün olacaktı" 

Birkaç gün sonra VW firmasının bir basın açıklaması yayınlanmış.
"Eğer otomotiv sektörü Bill Gates in işletim sistemi gibi 
gelişmiş olsaydı, her alacağımız arabada tek koltuk olacak, 
diğer koltuklar için ekstra lisans parası ödemek zorunda 
kalacaktık; arabamız sadece bizim ürettiğimiz benzinle 
çalışacak; gösterge tablosundaki tüm ikaz ve uyarı
ışıkları yerine üzerinde 
ARABANIZ GEÇERSİZ BİR İŞLEM YÜRÜTTÜ VE KAPATILACAKTIR
yazan tek bir lamba olacaktı. Ayrıca her kazadan sonra 
arabanın hava yastıkları açılmadan önce bir düğmenin üzerinde 
HAVA YASTIKLARI AÇILACAK EMİN MİSİNİZ 
diyen bir ışık yanacaktı" 









MAHKEME SORULARI
Aşağıdakiler mahkemelerde avukatlar tarafından
sorulmuş sorulardan derlenmiştir. Avukatlarımız 
(özellikle de bizim tanıdıklarımız!!) hiç alınmasın 
lütfen, çünkü bu sorular amerikan mahkemelerinde sorulmuş 
ve yanıtlanmış, sadece türkçeye çevrilmiş..

1. "Uykusunda ölen bir insan, ertesi günün sabahına
kadar bunun farkına varamaz, değil mi doktor?"
2. "En genç olan oğlunuz, hani su 20 yaşında olan, kaç
yaşındaydı?"
3. "Resminiz çekilirken orada mıydınız?"
4. "Yalnız mıydınız, yoksa kendi başınıza mıydınız?"
5. "Savaşta öldürülen kardeşiniz miydi yoksa siz miydiniz?"
6. "Sizi öldürdü mü?"
7. "Çarpışma esnasında araçlar arasında ne kadar mesafe vardı?"
8. "Oradan ayrılana kadar orada mı kaldınız?"
9. "Kaç kere intihar etmeyi başardınız?"
10. Soru: "8 ağustosta mı hamile kaldınız?"
Cevap:"Evet."
Soru: "peki o anda siz ne yapıyordunuz?"
11. Soru: "Üç çocuğunuz var, değil mi?"
Cevap: "Evet."
Soru: "Kaçı erkek?"
Cevap: "Erkek yok."
Soru: "Hiç kızınız var mi?"
12. Soru: "Merdivenler alt bodruma iniyor dediniz, değil mi?"
Cevap: "Evet." 
Soru: "Peki bu merdivenler yukarı da çıkıyor muydu?"
13. Soru: "Bay ___, geçen yaz kusursuz bir balayına çıktınız,
değil mi?"
Cevap: "Evet, Avrupa'ya..."
Soru: "Eşiniz de sizinle geldi mi?"
14. Soru: "İlk evliliğiniz niçin sona ermişti?"
Cevap: "Ölüm sebebiyle."
Soru: "Kim ölmüştü?"
15. Soru: "Şüpheliyi tarif edebilir misiniz?"
Cevap: "Orta boyluydu, sakalı vardı."
Soru: "Erkek miydi yoksa kadın mi?"
16. Soru: "Bugüne kadar kaç ölü üzerinde otopsi yaptınız, doktor?"
Cevap: "Bugüne kadar ki bütün otopsilerimi ölüler üzerinde yaptım."
17. Soru: "Bütün cevaplarınız sözlü olmak zorunda, anlaştık mi?
Şimdi, hangi okula gidiyorsunuz?"
Cevap: "Sözlü."
18. Soru: "Otopsiye başladığınız zamanı hatırlıyor musunuz?"
Cevap: "Aksam 8:30 civarında başladık."
Soru: "Bay___ o esnada ölü müydü?"
Cevap: "Hayır, sandalyeye oturmuş neden otopsi yaptığımı merak ediyordu."
19. Soru: "İdrar örneği verme imkanınız var mi?"
Cevap: "Kendimi bildim bileli yapabilirim."
20. Soru: "Otopsiye başlamadan önce Bay .....'nin nabzına 
baktınız mi doktor?"
Cevap: "Hayır."
Soru: "Kalbini dinlediniz mi?"
Cevap: "Hayır."
Soru: "Nefes alıp almadığını kontrol ettiniz mi?"
Cevap: "Hayır." 
Soru: "O halde siz otopsiye baslarken Bay ___ hala yaşıyor 
olabilir, değil mi?"
Cevap: "Hayır."
Soru: "Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz, doktor?"
Cevap: "Çünkü adamın beyni masamın üstünde bir kavanozun
içindeydi."
Soru: "Yine de hasta hala yasıyor olamaz mıydı?"
Cevap: "Evet, hatta şu anda bir mahkeme salonunda avukatlık 
yapıyor olabilir."





İLGİNÇ


Olay, henüz döviz kurlarının uygulanmadığı yıllarda ABD-Kanada sınırındaki bir şehirde geçmektedir:

ABD ve Kanada malum ki para birimi olarak 'dolar' kullanmaktadırlar. Yalnız her iki ülke de kendi paralarının daha değerli olduğunu iddia etmektedirler. Şöyle ki Kanadalılara göre: 

1 ABD Doları= 90 Kanada Centi, Amerikalılara göre ise :
1 Kanada Doları= 90 ABD Centi.

Bir amerikalı, cebindeki 1 dolarla dolaşmaya çıkar. Bir ara karnı acıkır ve simit alır (amerikan simiti!). Simitin fiyatı 10 centtir. Cebindeki 1 doları verir. Simitçi bozuk para ararken cebinin bir köşesinde 1 Kanada doları bulur, onu verir (90 cente eşit ya!). Derken sınırı yürüyerek geçer ve Kanada da dolaşmaya başlar. Kaleme ihtiyacı olduğunu hatırlar. Girer bir kırtasiyeciye. Kalemin fiyatı da 10 Kanada centidir. Cebindeki 1 Kanada dolarını verir. Kırtasiyeci de para üstü olarak 1 ABD doları verir. Oradan da ayrılıp evine döner. Sonra düşünmeye başlar:

- Yahu sabah evden çıkarken cebimde 1 ABD dolarım vardı, şimdi de 1 ABD dolarım var. Pekiyi simitle kalemin parasını kim verdi?

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder